“BASIN VE YAYINI ETKİLİ KULLANMAK İLE İLGİLİ SEMİNER GERÇEKLEŞTİRİLDİ”
Ocak 21, 2020
RUHA-DER DE GÖREV DEĞİŞİMİ
Mart 20, 2021
“KUDÜS VE ŞEHADET KONFERANSI GERÇEKLEŞTİRİLDİ”
RUHA-DER Olarak Düzenlediğimiz ve SAYIN: ARAŞTIRMACI-YAZAR ABDULLAH YILDIZ Hocanın Konuşmacı Olarak Katıldığı
“KUDÜS VE ŞEHADET”
Konferansı Yoğun Bir Katılımla Gerçekleştirildi.
Proğram kuran tilavetini Suffe Kuran Kursu Öğreticisi Hafız Cuma GÖKTEKİN Hocamızın Okuması Ardından Medrese Talebelerimizden Hadis,Şiir,İlahi,Şehitlerle ilgili slayt ve Miniklerimizin ilahi gösterisinden sonra ”KUDÜS VE ŞEHADET”
Konuya Değinerek Dikkatlerimizi Bu Konulara Çekti:
Müslümanların öncelikli gündemleri vardır.Onların kendi aralarındaki bölgelerindeki gündemlerinin ötesinde ümmetin tamamını ilgilendiren ortak bir dert ortak bir gündem varsa diğer gündemler ikinci plana atılır. Evet bu ayda şehadetlerin buluşmuş olması takdiri ilahidir. Ama onun önüne Kudüs’ü koyun çünkü şehadet şu manasıyla
‘’VE ALLAH YOLUNDA ÖLDÜRÜLENLERE ‘ÖLÜLER’ DEMEYİN! BİLAKİS (ONLAR) HAYATTADIRLAR FAKAT (SİZ) ANLAYAMAZSINIZ.” (Bakara 154)
Allah yolunda öldüğü için şehit olur.Allah yolunda canını feda ederek adeta kanları ile yazılmış olmasının tarihi yazmanın simgeleri olarak karşımızda duruyor.
Resulullah (s.a.v.) bize nasıl örnek oldu, nasıl yaşayan Kur’an oldu Kuran’ı sahabeye soruyorlar Hz. Ayşe annemize soruyorlar: Defaatle onun ahlakı neydi? Onun ahlakı Kur’an’dı,diyor.O yaşayan Kur’an’dı.İnsanlar arasında yürüyen Kur’andı.
Kardeşlerim, biz bu şahitliğimizi bu çağda başaramıyoruz. İnsanlar bize bakıp da şunlar gibi yaşayalım, diye mi yoksa şahitliğimizde hareketler İslamı kabul ediyorlar mı yoksa bize bakarak yav İslam buysa ben burada yokum, diyorlar.
Bir zat ki O Yusuf İslam şöyle anlatıyor. Kur’an’ı inceledi.Allah’ın kitabına başvurdu sonra Resulullah (s.a.v.) tanıdı ve Müslüman oldu.Kendisi şöyle dedi: Eğer ben Müslümanları önce tanımış olsaydım belki de Müslüman olmazdım.
Peygamber Efendimizin vefatına yakın Resulullah (s.a.v) Usame ordusunu hazırlamıştı, vefatından önce hastalanmıştı. Zaman zaman hastalıktan dolayı baygınlık geçiriyordu, kendine geldiğinde Usame ordusu gidiyor mu diye soruyordu. Allah’u alem hedef Kudüs’tü hedef Mescidi Aksa Mescidi Haram bağlantısını kurmaktı ama bu Hz. Ömer’e nasip oldu,onun döneminde fetih edildi. Hz. Ömer ve kölesi arasında deveye binme sırası vardı tam Kudüs’e girerken deveye binme sırası köleye gelmişti.Baktılar ki devenin yularını çeken de elbisesi yamalı bir adam yukarıda da ona benzer bir adam vardi. Hangisi olduğunu karıştırdılar yukardaki adamı alkışlamaya başladılar.O da sürekli yuları tutan adamı işaret ediyordu. O kalabalıkta kimse görmüyordu yani demek istiyordu ki yuları tutan Hz. Ömer’i alkışlayın.
Bilal-i Habeşi Peygamber Efendimizin vefatından sonra Medine’yi terk etti. “Beni cihada yazın beni cepheye götürün ki Allah yolunda cihad edeyim. Ve cihadın hakkını vereyim.”
Kudüs fethedilince o savaşan mücahitlerinden birisi de Bilal-i Habeşi idi.
Hep beraber Mescid-i Aksa’ya girdiler. Peygamber Efendimizin miraca çıktığı Sarı kubbeli olan bölgenin tam altını temizlediler. Hz. Ömer hırkasını çıkartarak 12 bin asker ile beraber orayı temizlediler. Temizledikten sonra Hz. Ömer, Bilal-i Habeşi’ye ezan okumasını emretti. Bilali Habeşi Peygamber Efendimizin vefatından sonra 5 senedir ezan okumuyordu. Hazreti Bilal ezan okumaya başladığı zaman “Eşhedü enne Muhammeden” dedi ezan okumayı bıraktı ve ağlamaya başladı.
Ümmet, ancak yıllar sonra Selahaddin Eyyubi liderliğinde İslâm birliğini sağlayabilecekti.
Genç yaşlarında cihad aşkıyla yanan Selahaddin, Kudüs için Allah’a şöyle yemin etmişti:
“Ey Allah’ım! Mübarek Kudüs’ü Haçlı işgalinden kurtarıp şu güzel minberi de Mescid-i Aksâ’daki yerine koymadan gülmek bana haram olsun!”
Ve bu yemini yaptığı tarihten itibaren tam 33 yıl boyunca onun yüzü hiç gülmemişti…
Buna karşılık, Selâhaddin’i başarıya götüren sır: ümmet-cihad-namaz bilincinde saklı idi.
Müslümanlara “Ümmet-i Muhammed” olduklarını hatırlatmaktan daha etkili bir çözüm yolu elbette olamazdı…
(Bugün de Müslüman topluluklar ancak ümmet şuurunu kuşanıp İslâm Birliğini sağlayarak modern Haçlılara karşı durabilecek ve onları geri püskürtebileceklerdir.)
Salâhaddin’in Mısır’daki başarıları üzerine Nureddin Mahmut Zengi demişti ki: “Belki de Yüce Allah sayısız nimetlerine ilaveten Mescid-i Aksâ’nın fethini de nasip eder.”
O zamandan itibaren Selahaddin’in hayatının yegâne amacı, ölünceye dek İslâm’a hizmet etmek İslâm’ı yeryüzünde galip kılıp zafere eriştirinceye kadar kâfirlere karşı cihad etmekti.
Onun, “Ben, Allah yolunda cihad eden bir hizmetçiyim” sözü bu adanmışlığını yansıtır.
Selahaddin Haçlılara, Tapınak Şövalyelerine ve Kudüs Haçlı
Krallığı’na karşı cihada girdiği her seferinde abdest alıp namaz kılar, sonra da gözyaşları içinde Allah’tan yardım dilerdi.
Amacı İslâm Birliği idi: “Ümmet için ancak onları birleştirecek şeyi tercih ederiz.”derdi.
“Dostlarıyla uğraşanlar düşmanlarıyla savaşamazlar”sözünü sanki bugün için söylemişti.
Nihayet Bağdat Halifesi başta olmak üzere Müslüman idareciler, komutanlar, âlimler ve kadıların katılımıyla Şam Konferansı’nı toplayarak (1186); “Müslümanların kendi aralarında savaşmamaları ve Haçlı tehlikesine karşı birlikte cihad etmeleri” kararını aldırmayı başardı.
Hafız olan ve “Sabır ve namazla Allah’tan yardım dileyiniz!…” (Bakara 2/45, 153)
ayetini çok iyi bilen Selahaddin, Müslümanların namaz duyarlığını ciddi manada yitirdiklerini tespit edince topyekûn bir namaz seferberliği başlattı. Yıllar süren çalışmalar sonucu, sabah namazında da camiler dopdolu hale geldiğinde Haçlılara karşı cihadı başlattı ve Allah’ın izni ve inayeti ile büyük bir zafer kazanarak Kudüs’ü 88 yıl aradan sonra yeniden özgürlüğüne kavuşturdu.
Allah Bu Amelimizi ve Tüm Amellerimizi Kendi Rızası İçin Kabul Etsin İnşaallah.
PROĞRAMDA EMEĞİ GEÇEN VE KATILAN HERKESE TEŞEKKÜR EDERİZ.
RUHA-DER /DAVET ve KARDEŞLİK VAKFI-ŞANLIURFA
